Göz çevresinin narin yapısına özel olarak formüle edilen göz altı maskeleri, son yıllarda popüler bir cilt bakım ürünü haline geldi. Genellikle hidrojel, biyoselüloz veya kumaş materyallerden üretilen bu maskeler, hyaluronik asit, kafein, peptitler, antioksidanlar ve çeşitli bitkisel özler gibi faydalı içeriklerle zenginleştirilir. Üretici firmalar, bu maskelerin göz altı morluklarını hafifletme, şişlikleri azaltma, anında nemlendirme sağlama, göz çevresini aydınlatma ve ince çizgileri geçici olarak doldurma gibi çeşitli faydalar sunduğunu iddia etmektedir.
Göz altı maskeleri, kısa süreli ve yüzeyel etkiler konusunda başarılı olabilir. İçerdikleri hyaluronik asit gibi nemlendirici bileşenler, cilt yüzeyine yoğun bir nem takviyesi yaparak geçici olarak daha dolgun ve pürüzsüz bir görünüm sağlayabilir. Kafein ise vazokonstriktör özelliği sayesinde kan damarlarını daraltarak göz altındaki şişliği ve koyu halkaları kısa bir süreliğine azaltabilir.
Ancak bu olumlu etkilerin süresi genellikle birkaç saat ile sınırlıdır ve nadiren birkaç günü geçebilir. Göz altı maskeleri, ciltte kalıcı bir iyileşme veya derinlemesine bir yeniden yapılanma sağlamaz. Eğer göz altı morluklarının temelinde genetik yatkınlık, vasküler problemler veya pigmentasyon sorunları yatıyorsa, bu tür maskelerden elde edilecek fayda sınırlı kalacaktır.
Piyasada bulunan birçok göz altı maskesi, kolajen, retinol veya peptit gibi "anti-aging" olarak bilinen bileşenleri içerir. Ancak bu bileşenlerin büyük bir kısmı, cildin en üst katmanlarını aşarak dermis tabakasına, yani cildin daha derin katmanlarına nüfuz edecek kadar küçük moleküllere sahip değildir. Ek olarak, maskelerin genellikle 15-30 dakika gibi kısa bir uygulama süresi, bu tür bileşenlerin uzun vadeli cilt yenilenmesi sağlaması için çoğu zaman yetersizdir.
Tüketici yorumları ve üretici firma iddiaları, göz altı maskelerinin pazarlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Peptitler, C vitamini ve retinoidler gibi bazı içeriklerin genel cilt bakımı üzerindeki olumlu etkilerine dair bilimsel araştırmalar bulunsa da, özellikle göz altı maskelerine yönelik, bağımsız ve hakemli bilimsel çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bu durum, ürünlerin uzun vadeli etkinliğini bilimsel olarak değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır.
Göz altı maskeleri, belirli durumlar için uygun ve faydalı bir destekleyici olabilir:
Ancak genetik kaynaklı hiperpigmentasyon, kronikleşmiş göz altı torbaları veya yaşa bağlı kolajen kaybı gibi daha kalıcı ve ciddi durumlar için göz altı maskeleri tek başına yeterli bir çözüm olmayabilir. Bu gibi durumlarda, lazer tedavileri, kimyasal peeling, mezoterapi veya dermokozmetik ürünler gibi daha etkili yöntemlerle birlikte kullanıldığında daha kapsamlı ve tatmin edici sonuçlar elde edilebilir.
