Büyük bir karanlıktan çıkmıştı… Bir güç onu ittirdi aydınlığa doğru…
Çok garip… O da sanki o aydınlığa doğru çekiliyordu. Hem tüm gücüyle kalmak için çabalıyordu, hem de çıkmak için… bir anda çok ışıklı bir yerde buldu kendini, göğsünde kocaman yanma hissetti, çok canı acımıştı. Hiç tanıdık değildi, çok kötü hissettirdi….
O yanmayla birlikte kocaman bağırmak geldi içinden, ağzını açtı ve kocaman bağırdı ve korktu kendi sesinden. Daha çok bağırdı , ağladı, bağırdı,ağladı … Kimse onun sesinden rahatsız olmuyordu, herkes kendi işine bakıyordu, onun da orasını burasını elleyip duruyorlardı rahatsız ediciydi.
Bir şeye ihtiyacı vardı ama neye? bilmiyordu ağlamaktan yorulmuştu. Bilmediği bir yerdeydi. Canı acıyordu. Her yerde çok çok ışık ve değişik bir koku vardı bu hiç hoşuna gitmemişti… Tam o sırada ona diğerlerinden farklı dokunan birini hissetti onun kucağındaydı.Yanağınayumuşak, onu iyi hissettiren, çok tanıdık ama ilk defa hissettiği bir ten dokundu. Çok garipti. İyi hissediyordu aslında…
Tanıdık olduğu için mi iyi hissediyordu? Kimdi bu ona sımsıkı ama bir o kadar naif dokunan? Neredeydi? Neler oluyordu? Kafası karışmıştı….
Bir anda ağzına bir şey geldi. Ona iyi hissettiren tanıdık kişi, vücudunun bir parçasını, yuvarlak biraz tırtıklı bir şeyi ağzına soktu. bu bildiği bir şeydi bir anda emmeye başladı… Güzeldi… Onu sakinleştirdi. Emdikçe emiyordu minik minik ıslaklıklar hissetmeye başladı ağzında ve yavaşça yuttu. Hmmmm lezzetliydi, güzeldi, hep burada kalabilirdi. Ağzında olan şeyin adı memeydi. Sonra öğrenecekti. Memeyi emerken arada bir duraksıyordu dinleniyordu ve tekrar emmeye devam ediyordu… Bu ona iyi geliyordu güzel hissettiriyordu bir anda gözleri kapandı kendini büyük bir boşluğa bıraktı ona huzur veren ona iyi gelen onu büyüten büyük ve sakin bir boşluktu bu.
Gözlerini açtı, huzursuz hissetti. Yalnızdı. İçinden yine avazı çıktığı kadar bağırmak geldi ve bağırdı. Ağlamak deniyormuş bu sese, öğrenecekti. Hemen geldi aynı kişi. Onu çok yumuşak ve yavaş tutup kaldırıyordu. Daha çok ağladı… Galiba bu kadar yumuşak ve yavaş hareketler ona yetmiyordu. Daha güçlü bir tutuş istiyor olabilir miydi? Ne yapacağını bilsin kendinden emin olsun ki o da kendini güvende hissetsin istiyordu sanki. Çünkü o bilmediği bir yerde güçsüzdü çaresiz hissediyordu. Ona güven veren birine ihtiyacı vardı. Bu güveni alamadıkça içindeki boşluk büyüyordu. Sesini çıkarabildiği becerebildiği tek şey ağlamaktı o da sadece ağlıyordu… Büyüyüp kendini ifade edene kadar da bir ağlayıp bir susacak ve bir gün o güveni hissedecek mi bu bebek?
Yoksa ağlamaktan da vazgeçip henüz büyümeden susmayı mı seçecek bu bebek?
Peki acaba ne belirliyor bu sorunun cevabını? Küçücük bebek bir seçim yapabiliyor mu acaba? Ya da dünyaya gelmeden mi yaptı seçimini? Nasıl bir aile nasıl bir yol bekliyor onu kim belirliyor? Şartlar nasıl oluyor da kimine bol güven huzur sevgi …
Kimine güvensizlik umutsuzluk ve bol öfke olarak belirleniyor? Biz miyiz bu seçimi yapan yoksa yazılan bir senaryo mu var?
Öyle ya da böyle her neyse acaba yazılanı değiştirme gücü var mı içimizde? Muhakkak var ama nasılı senin içinde ….
Sevgiler…
Domates, parlak kırmızı rengini veren likopen adlı güçlü bir antioksidan içerir. Likopen, domatesi güneşin zararlı…
Düşük FODMAP diyeti, özellikle İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) ve SIBO yaşayan kişilerin sindirim şikâyetlerini azaltmak…
Tam tahıllar; kepek, embriyo ve endosperm olmak üzere üç bölümden oluşur ve öğütme sırasında besin…
Egzersiz; formda kalmak, genel sağlığı desteklemek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için vazgeçilmezdir. Bu nedenle Hastalık…
Kahvaltıyı atlamak ya da yanlış tercihlerle güne başlamak; yüksek kolesterol, kalp hastalığı ve tip 2…
Okul bahçelerinin vazgeçilmez oyunu ip atlama, bugün en etkili kardiyo egzersizlerinden biri olarak öne çıkıyor.…