Kendime sık sık hayatta benim için neyin önemli olduğunu hatırlatırım: aynaya baktığımda gördüğüm kişiyi sevebilmek ve aynadaki yüzümde kimsenin hakkına girmemiş, kimseyi bilerek incitmemiş olmak ve ne olursa olsun kendim olabilmeye çalışmış olmanın huzurunu bulabilmek. İşte daha önceki yazılarımda bahsettiğim kendimi iyi hissetmek ve kendime olan yolculuğumdaki en nihai durağım burası. Aynadaki benle barışık olmak, onu sevmek ve onun ruhunu bastırmak yerine o ruhun neşeyle seslendirdiği şarkıları sevdiklerimle paylaşmak beni iyi hissettiren şey.

Bunu her zaman yapamadığımı biliyorum. Bu yolculukta kimi zaman görünmez duvarların beni sınırlandırdığını ve yorgun düştüğümü biliyorum. Bazen başka insanların bakışlarına ve benimle ilgili yargılarına olması gerekenden fazla önem yükleyip kendimi o yargılayıcı bakışlarla görmeye başlıyorum. Saçımı beğenmiyorum, sesimi beğenmiyorum, bu yaşımda toplumun benden olmamı istediği yerde olmamı başarısızlık olarak görüyorum. Hepimizi sokmaya çalıştıkları o tekdüze kalıba sığmaya çalışırken buluyorum kendimi. Sığmadıkça aynaya bakıp kendimi görmek yerine sığamadığım kalıplara bakıp kendime kızıyorum. Sonra bir melodi geliyor kulağıma. Bu aralar bu melodi Nova Norda’nın “Varım” şarkısı:

 “Sen kimsin?” dedi
“Bilmem” dedim
Her gün değişiyorum
Bur’da dans ederken
Senle bende bi’ ayrım göremiyorum
Kalıplara sığamıyorum
Dedim ki:
“Bak yıldızlar baki
Sınırlar hayali
Aramıyorum tanımlayan sözler
Aynı sözler tam da bu yüzden
Götürüyo’ bizi bizden”

Geldim, gidicem hep de değişicem
Şu kısacık hayatı kana kana içicem
Rüzgar olup esicem
Gökte süzülücem
“Kimsin sen?” deseler
Ben sadece “Varım” diyicem.

 Her kelimesiyle “sığamayanlar” olarak tek olmadığımı, aslında o kalıbın ve genel kabullerin hepimiz için yapılmadığını hatırlıyorum. Bunca insanın birbirinden farklı ve canlı rengini, sesini, tavrını ve görünüşünü tek bir kalıba sokmaya çalışarak aslında bizi kendimiz olmaktan da vazgeçirmeye çalıştıklarını fark ediyorum. Bu aşamada zaten kimse bizden mutlu ve iyi olmamızı bekleyemez aslında. Bir insan kendi olamadığı, kendi düşünceleriyle, rengiyle, sesiyle var olamadığı bir yerde ne kendisi için ışıldayabilir ne de başkaları için. Doğarken yanımızda getirdiğimiz ışıltı ve ümit yavaş yavaş söner. Ta ki yeniden kendimize dair ufak bir pencere açılana kadar.

Hayatın bizi her zaman kendimiz olma konusunda özgür bırakmadığını biliyorum maalesef sevgili okur. Bu da bizi hayatımızı dair sorgulamalara, mutluluğu herkesin yaptığı şeyleri takip edersek bulabileceğimize dair inançlara savuruyor. Benim tecrübeme göre o yolda bizler için mutluluk yok sevgili okur. En azından içimizden gelen coşkuyla kutlayabileceğimiz bir mutluluk yok. Hayatın bizi sınırlandırdığı zamanları, kendimize dair yeni şeyler keşfederek, ne kadar dirençli olabileceğimizi görerek ve bu sıkıştırılmanın bize ne gibi yaratıcı alanlara sevk edebileceğini izleyerek sabırla beklemek benim tavsiyem. En nihayetinde hayata geldiğimizde kendimize ve kim olduğumuza, olabileceğimize dair bir bilgimiz olmadan geliyoruz. Yaşadığımız her olay, iyi veya kötü bizi şekillendiriyor ve bilmediğimiz yönlerimizle tanıştırıyor. İyi ve kötü tüm yönlerimizi sahiplenerek aynaya bakalım sevgili okur. Ve Kalben’in güzel şarkısında dediği gibi “Aynadaki hâlâ benim yüzüm.” diyebilelim.

Gözde Akkılıç

Merhaba, ben Gözde. 25 Nisan 1988’de Ankara’da dünyaya geldim. Doğduktan kısa bir süre sonra ‘CerebralPalsy’ rahatsızlığım olduğu anlaşıldı. Bu yüzden sizlerin doğuştan sahip olduğu ve kolaylıkla geliştirebildiği motor becerilerini ben çok çabalayarak elde ettim. Belki de bu yüzden hayatla sürekli mücadele etmem. Hayatta hiçbir şeyin sebepsiz olmayacağına inanırım. Mesela karşımıza çıkan biri ile gerçekten tesadüf eseri ile mi tanıştık sizce? Yoksa o kişinin hayatımızda tamamlaması gereken bir misyonu olduğu için mi? Belki de bizim O’nun hayatına dokunmamız gerekiyordur. Öğrendiklerimiz ve öğrettiklerimiz kadarızdır hayatta belki de… Kısaca hiçbir şey sebepsiz değildir elbette. Size biraz kendimden bahsetmek istiyorum. İlkokula 8 yaşında, Ankara’daTelsizler İlköğretim Okulu’nda başladım, Reşat Bey İlköğretim Okulu’nda devam ettim. Lise eğitimimi yine Ankara’da KiramiRefia Alemdaroğlu Lisesi’nde tamamladım.2006’da mezun olduktan hemen sonra Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünü kazanarak yükseköğrenimimi tamamladım. Yazmaya 12 yaşında karar verdim. Günlük tutarak içimdekileri yazıya aktarıyor belki de kendimi dünyaya bu şekilde ifade ediyordum. Yeni bir eve taşınırken babamın benim için yazdığı günlükleri buldum. Ortaokuldaki değerli Türkçe öğretmenim Bilsen Öztürk’ün cesaretlendirmesiyle babamın yazdığı günlük ve denemeleri kitaplaştırmaya karar verdim. 3 yılın sonunda “Hayat Gülümsersen Gülümser Sana” adlı kitapta toparladım. 2004 yılında yayımlanan kitabım siz kıymetli okuyucularımdan beğeni alınca 2005 yılında “Kardelen Çiçeği” ismiyle geliştirilmiş yeni baskı yayımlandı. Kitaplarım yayımlandıktan sonra çeşitli yazılı ve görsel medya mecralarında haberlerim yapıldı. Meleklerin varlığına inanır, ihtiyacımız olduğunda mutlaka hayatımıza dokunduklarını düşünürüm. Belki görünen bir surette, tanıdık bir yüzle belki de hiç farkında bile olmadığımız küçük mucizelerle... Kısacasımeleklere hayranım. Bir de dağlarında bile çiçeklerin açtığı, içinde eşsiz güzellikler barındıran, yeşili ayrı denizi ayrı güzel canım İzmir’e.. Hepimizin hayata gelmekte bir amacı var. Benim ki de, sizlere kitaplarım vasıtasıyla yeni pencereler aralamak, hayata farklı açılardan bakmanızı sağlamak. Ben bu dünyaya hislerimi sizinle paylaşmaya geldim. Sevgiler Gözde…

Recent Posts

Evde Uygulanan Doğal Yöntemler Gerçekten İşe Yarıyor mu?

Kulaktan dolma bilgilerle denenen ev ilaçları her zaman masum olmayabilir. Uzmanlar, özellikle düzenli ilaç kullanan…

5 saat ago

D Vitamini Nedir, Ne İşe Yarar? Eksikliği Hangi Hastalıklarla İlişkili?

Uzmanlar, D vitamini eksikliğinin depresyona mı yol açtığı yoksa depresyonun mu D vitamini düşüklüğüne neden…

6 saat ago

Hafıza Takviyeleri Gerçekten İşe Yarıyor mu?

“Hafızayı güçlendirir”, “odaklanmayı artırır” gibi iddialarla satılan beyin takviyeleri özellikle 50 yaş üstünde oldukça popüler.…

7 saat ago

Sindirim Sağlığını Güçlendiren Doğal Yöntemler

Sindirim sistemi sağlığı, genel bağışıklık ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkilidir. Probiyotikler, prebiyotikler ve doğal…

8 saat ago

Kabartma Tozu ve Kabartma Sodası Arasındaki Fark Nedir?

Kabartma tozu ve kabartma sodası, mutfakta en sık kullanılan iki farklı mayalama maddesidir. Benzer amaçlarla…

9 saat ago

Mor Renkli Besinlerin Gücü: Antosiyanin Nedir?

Meyve ve sebzelerdeki mor, kırmızı ve mavi tonlar genellikle antosiyanin adı verilen güçlü antioksidanlardan kaynaklanır.…

10 saat ago