Hayatta karşılaşılan her zorluk, insan psikolojisinde bir ağırlığa karşılık gelir. Zamanla biriken bu ağırlıklar uygun şekilde boşaltılmazsa zihinde ve bedende ağır hastalıklara neden olur. Ancak birçok insan, bu yüklerden kurtularak iyileşmek yerine ömür boyu onları taşımayı seçer. Uzman Psikolog Serkan Yükcü, bu konuda uzman görüşlerini dile getirdi.
Çevremizde birçok kişinin yaşadığı zorluklardan şikayetçi olduğuna şahit oluruz.. Günlük yaşamın içerisinde karşılaşılan bazı zorluklar, zamanla birikerek zihinsel ve fiziksel bir yük halini almaya başlar. Kişinin yaşamını çekilmez hale getiren bu yüklerden kurtulmak yerine tüm bu ağırlıkları taşımaya devam etmek istediği durumlarda görülebilir. Uzman Psikolog Serkan Yükçü, insanların neden iyileşmek istemediklerini “Psikolojide Sekizlenme Davranışı” konulu yazısıyla açıkladı.
SEKİZLENME DAVRANIŞI NEDİR?
Bir terapist olarak en çok duyduğum cümlelerden biri şudur: “Ben elimden geleni yapıyorum ama o hiç değişmek istemiyor.”
Bu cümleyi kimi zaman bir eş, kimi zaman bir anne, kimi zaman da bir iş arkadaşı kurar. Ama asıl ironik olan şudur ki, bazen bunu terapide karşımdaki kişi kendi için de söyler.
Bazı insanlar gerçekten değişmek istemez. Daha doğrusu, değişmeyi ister gibi yapar ama derinlerde bir yerlerde mevcut halini korumak için büyük bir direnç taşır. Psikolojide bu duruma bazen “sekizlenme davranışı” ya da daha yaygın tanımıyla “ikircikli motivasyon” denir. Kişi iyileşme fikrini savunur, ancak bilinçdışında tam tersini yapar. Tıpkı bir yılanın kendi kuyruğunu ısırarak daire çizmesi gibi, aynı davranış döngüsünü tekrar tekrar üretir.
İNSANLAR NEDEN İYİLEŞMEK İSTEMEZ?
“SEKİZLENME” DAVRANIŞI NASIL ANLAŞILIR?
Sekizlenme davranışı bazen terapi sürecini bile kilitler. Danışan, terapiye gelmeye devam eder ama aynı hikâyeyi yeniden anlatır, aynı savunmaları yapar. Bazen bu, bir yardım çağrısı değildir; bir kendiyle yüzleşmeme biçimidir.
TERAPİSTİN ROLÜ NEDİR?
Bu noktada terapistin görevi, kişiye “neden değişmediğini” yargılamak değil, bu döngüyü görmesini sağlamaktır. Çünkü değişim, niyetle başlar ama farkındalıkla büyür.
Bazı insanlar bir cümleyle, bazıları ise yıllar süren sessizlikle değişime direnir. Psikoterapi, sadece travmaları konuşmak değil, değişime karşı gösterilen bu pasif direnci de görünür kılmakla mümkündür.
SONUÇ OLARAK
İyileşmek istemeyen insan yoktur. Ama bazen, iyileşmenin bedelini ödemeye hazır olmayan insanlar vardır. Belki de asıl mesele, iyileşmenin anlamını ve sonucunu yeniden tanımlamaktır.
Sevgiyle Kalın;
Uzman Psikolog Serkan YÜKCÜ
Uzmanlar, D vitamini eksikliğinin depresyona mı yol açtığı yoksa depresyonun mu D vitamini düşüklüğüne neden…
“Hafızayı güçlendirir”, “odaklanmayı artırır” gibi iddialarla satılan beyin takviyeleri özellikle 50 yaş üstünde oldukça popüler.…
Sindirim sistemi sağlığı, genel bağışıklık ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkilidir. Probiyotikler, prebiyotikler ve doğal…
Kabartma tozu ve kabartma sodası, mutfakta en sık kullanılan iki farklı mayalama maddesidir. Benzer amaçlarla…
Meyve ve sebzelerdeki mor, kırmızı ve mavi tonlar genellikle antosiyanin adı verilen güçlü antioksidanlardan kaynaklanır.…
Yeni yıl sofralarının vazgeçilmezi olan hindi dolması, hem lezzeti hem de görkemiyle misafirlerin beğenisini topluyor.…