Her kadının içinde, bazen farkında bile olmadığı muazzam bir güç vardır. Bu güç; şefkatten,
sevgiden, üretkenlikten, sabırdan ve defalarca düşse de inatla yeniden ayağa kalkabilmekten
doğar.
Ama ne yazık ki çoğumuz, günlük koşuşturmaca ve sorumlulukların ağırlığı arasında bu ışığı
gölgede bırakırız.
Oysa kadın, sadece başkalarına değil, önce kendine ışık tutmalıdır. Çünkü ışığını içten
parlatan kadın, çevresindekilere de umut, güven ve huzur verir.
Işığın Kaynağı Senin İçinde
Kadının ışığı dışarıdan gelmez. Ne toplumun beklentilerinden, ne başkalarının onayından…
Kadının ışığı, kendi içindeki sevgiden ve kendine verdiği değerden beslenir.
• Bir annenin çocuğuna baktığında gözlerindeki sıcaklıktır.
• Bir kadının dostuna sarılırken verdiği huzurdur.
• Hayatın zorluklarına rağmen yeniden ayağa kalkıp gülümseyebilmesidir.
İşte bu yüzden, kadının ışığı aslında her an oradadır. Tek yapılması gereken, ona sahip çıkmak
ve parlamasına izin vermektir.
Kendi Değerini Hatırla
Hayat bazen bize şu yanılgıyı dayatır: Daha değerli olmak için başkalarının onayına
ihtiyacımız vardır. İşte bu yüzden pek çok kadın, toplumun beklentileri ya da başkalarının
bakışları uğruna kendi ışığını kısar.
Ama unutmamak gerekir ki, en büyük güç başkalarının senin için düşündüklerinde değil,
senin kendin için hissettiklerinde saklıdır.
Kendi değerini hatırladığında:
• İlişkilerinde daha sağlam durursun.
• İş hayatında daha güçlü hissedersin.
• Ve en önemlisi, kendi yolunu kendin aydınlatırsın.
Sen Işık Olduğunda
Unutma: Mutlu, huzurlu ve kendiyle barışık bir kadın sadece kendine değil, ailesine,
dostlarına, hatta toplumun bütününe ışık olur.
Bu yüzden ışığını küçümseme. Onu saklama. İçindeki gücü hatırla ve parlamaktan korkma.
Çünkü dünyaya en çok ihtiyacı olan şey, kadınların içten gelen ışığıdır.
YORUMLAR