Her yeni bebeğin aileye katılım süreci heyecan verici olduğu kadar bazı zorlukları da beraberinde getirir. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Nermin Tansuğ, lohusalık döneminde annenin fiziksel ve psikolojik olarak hassas olduğunu ve bu süreçte depresyon riskinin arttığını belirtiyor. Doğumdan sonraki ilk altı hafta lohusalık dönemi olarak adlandırılır ve bu süreçte annenin vücudu gebelikte oluşan değişiklikleri geri döndürmeye çalışır. Bu dönemde yaşanan fiziksel ve duygusal değişimler bir yıl sürebilir.
Prof. Dr. Nermin Tansuğ
TEN VE GÖZ TEMASININ ÖNEMİ
Prof. Dr. Tansuğ, anne ve bebek arasındaki bağın doğumdan sonra doruk noktasına ulaştığını ve babanın da bu sürece katılmasının etkileşimi hızlandırdığını vurguluyor. Doğumdan sonraki erken dönemde anne ve bebeğin bir arada kalması, ten ve göz temasının sağlanması bu ilişkiyi olumlu yönde pekiştirir.
ANNELERDEKİ KAYGININ ETKİSİ
Annenin kaygılı veya güvensiz ruh hali, bebeğin huzursuzlanmasına ve daha fazla ağlamasına yol açabilir. Bu durum, annenin kaygısını artıran bir kısır döngü yaratır. Bu süreçte babanın ve yakın çevrenin destekleyici tavırları anneyi yüreklendirir ve bu dönemi daha rahat geçirmesini sağlar.
DESTEK, SÜRECİ ATLATMANIN ANAHTARI
Lohusalık döneminde anne, hormonal değişikliklerin yanı sıra sütünün gelmesi, kanamalar, karın ağrıları, uykusuzluk ve bebeğin beslenmesi gibi birçok zorlukla karşılaşır. Anne, bu süreçte yeterli destek almadığında doğum sonrası depresyona girebilir. Prof. Dr. Tansuğ’un önerileri arasında annenin bu sürece doğum öncesinde hazırlanması, baba ve diğer aile üyelerinin de destekleyici olması yer alır. Anne ve babanın doğum ve bebek bakımı konusunda eğitim alması, annenin daha öz güvenli olmasını sağlar.
Lohusalık dönemi geçicidir ve bu süreçte annenin yaşadığı zorlukların üstesinden gelmesi için ilgi ve şefkat büyük önem taşır. Anneler, bu dönemin geçici olduğunu ve bebeğin en büyük hediye olduğunu unutmamalıdır.
YORUMLAR